19 Kasım 2022 Cumartesi

WOMAN VAGINA MAN VE PENIS NE DEMEK SAVIM (ŞİİR)

 'Türkçe dil değildir, Türkçe ile şu olmaz-bu olmaz' gibi saçmasapan, abuksubuk savlar

Ya cehaletin ya Atatürk-Türkiye-Türkçe-Demokrasi-Laiklik düşmanlığının ürünüdür

Türkçe sanıldığı gibi kolay değil, çok zor ve çok karmaşık bir dildir

Ve tüm dillere katkısı ve etkisi olan bir dildir

Savım ki Türkçeyi küçümsemek, önemsiz görmek akıl-ruh sağlıksızlığının ürünüdür de

Akıl-ruh sağlıksızlığına neden olur da

Çünkü akıl-ruh sağlığının temeli mantıktır

Mantığın temeli ise doğru sözcüklerin doğru anlamlarıdır

Her toplum ise sözcüklerin doğru anlamlarına ancak kendi dilinde ulaşabilir

Bu nedenle ki Atatürk'e, ve Türkçeye sahip çıkmak yalnızca Atatürk'e ve Türkçeye

Sahip çıkmak değil

'Akıl-ruh sağlığı'na da sahip çıkmaktır

Bu nedenle ki Atatürk düşmanlığına, ve Türkçe düşmanlığına karşı savaşım

'Akıl-ruh sağlığı' düşmanlığına karşı da savaşımdır

Yani insanlık için, insanca dünya için de savaşımdır,

Savım ki Batı, ve Batıcı kadıncılık(dişicilik, feministlik)

Gerçekte insanı da, insan dişisini de, insan erkeğini de

İnsanlığı da aşağılamaktadır, küçükdüşürmektedir(küçük düşürmektedir)

Batı insan adına da, insan dişisi adına da, insanlık adına da utanç verici bir dünyadır

Bu nedenle ki dünyayı sarsan tüm vahşiliklerin Batıdan çıkmış olması da

Rastlantı değildir

Yani bu demek ki gelecekte Batıdan yine aynı küresel vahşilikler çıkacaktır

Çünkü Batı insan beyininin(beyninin) ve vicdanının en üstün ürünü olan 'Ahlak'ı dışlamış durumda,

Savım ki 'Bayan, karı' gibi sözcükleri aşağılama sanan mantık gerçekte insan dişisini

Çok büyük bir aşağılanma durumu içine sokmaktadır

Savım ki Batı gerçekte hiç de saygın, onurlu, medeni, çağdaş, aydın, bilimsel, mantıklı

Ahlaklı, insanlık önderi, dünya önderi, insanca dünya, insanlığın merkezi

Dünyanın merkezi değildir,

Savım ki Batıda bilim ve teknoloji vardır ancak insanlık yoktur

Çünkü Batı beyinin, ruhun, akıl-ruh sağlığının, medeniliğin, insanlığın, evrimin, ve evrenin

En yüksek ve en değerli zirvesi ve özelliği olan

Ve insanı hayvandan ayıran ve üstünleştiren en önemli fark olan 'Ahlak'ı dışlamış durumda

Bu nedenle ki Batı insan dişisini ya da kadını 'Woman' olarak tanımlar

Savım ki 'Woman' sözcüğündeki 'W' yazaçı(yazgaçı, yazıçı, yazmaçı, harfi) insan dişisinin

Cinsel organının karşıdan görünüş biçimidir

Savım ki 'Vagina'nın 'V'si de insan dişisinin cinsel organının karşıdan bir başka

Görünüş biçimidir

Yani Batı insan dişisini 'Beyin'i ile değil 'Bacak arası' ile tanımlamak ilkelliği içindedir

Yani 'Çağdaş, medeni, uygar' sanılan Batı gerçekte insan dişisini

Bacak arası yani gerçekte 'Erkek egemenliği'ne göre

Ve 'Erkek egemenliği' için tanımlamıştır

Bu durumu 'Bana bayan deme, kadın de' diyenlere sunarım

Durum ki baştaçı(baştacı) ettikleri Batı bile insan dişisini insan dişisinin 'Beyin'i ile değil

İnsan dişisinin 'Bacak arası' yani insan dişisinin 'Cinsel organ'ı

Yani yoz insan erkeğinin insan dişisinde aradığı en önemli şey ile tanımlamakta

Gerçek ki bu durum insan dişisini onurlandırmak değil aşağılamak durumudur

Yani durum ki Batıda 'İnsan dişisi' gerçekte 'İnsan' değil değil 'Wagina'dır

Ki 'Woman' sözcüğündeki 'man' da zaten 'Erkek' demektir

Bu durumda 'Woman' sözcüğünün anlamı da 'Erkek için vagina' anlamına gelir

Yani durum ki Batıda insan dişisinin anlamı budur

'Erkek' anlamına gelen 'Man' sözcüğü de insan erkeğinin bacak arasına göre tanımlanmasıdır

Çünkü savım ki 'Man' sözcüğündeki 'M' yazaçı da insan erkeğinin bacak arasını

Yani cinsel organını simgelemektedir

'Penis' sözcüğünün 'P'sinin de erkek cinsel organını simgelediği açıktır

Yani Batı gerçekte beyin, akıl, mantık, insanlık, medenilik, bilim üzerine değil

Bacak arası üzerine kuruludur

Bu nedenle ki Batıda zina, fuhuş, porno, eşcinsel evlilik, ensestlik, pedofili, zoofili

Toplumsal alanlarda sevişmek, evliler arası eş değiştirmek, çok eşlilik

Uyuşturucu gibi insanlıkdışı ne varsa serbest durumdadır

Çünkü Batı akıl-ruh sağlıksız bir dünyadır

Ve dünyaya egemenliğini biravuç(bir avuç) bilimcisi ve mucidi sayesinde sürdürmekte

Gerçek ki gerçekte Batıda ne insan dişisine saygı vardır, ne insana

Çünkü insana saygı 'Ahlak'tan başlar

Bu nedenle ki Muhammed de, Atatürk de 'Önce ahlak' dedi,

Oysa 'Türk'lerde 'Kadın' demek 'Bacak arası' yani 'Önce beden' demek değil

'Önce ahlak' demektir yani 'Önce beyin' demektir

Bu durumda insan dişisinin gerçek değerinin Batıda değil Türklerde olduğu görülür,

'Kadınlara özgürlük' diye akıldışı-bilimdışı-ahlakdışı-insanlıkdışı erkek egemenliği türü

Ve uşağı akıldışı-bilimdışı-ahlakdışı-insanlıkdışı moda türü çalıyor

Akıldışı-bilimdışı-ahlakdışı-insanlıkdışı dişi türü oynuyor göbekataata(göbek ata ata)

Oysa özgürlüğe giden yol bacak arasından değil beyinden gider

Ey 'Namus bacak arasında olmaz' diyen akıl-ruh sağlıksızlığı, insanlıkdışılık

Nasıl oluyor da 'Özgürlük bacak arasında' diyebiliyorsun,

Bu nedenle ki 'W' yazaçı da, 'P' yazaçı da Türkçede asla yer almamalıdır

Türkçedeki 'M' yazaçı ise 'İnsan'ı simgeler çünkü Türklerde 'Ben' demek olan 'Men'i

Dişi, erkek, herkes kullanır, ve herkes için kullanılır

Ancak yine de bu harfin 'İnsan'ı 'Bacak arası' ile tanımlamak durumudur

Yani Türkçede 'M' harfi de olmamalıdır ya da biçimi değiştirilmelidir

Argodaki, insan dişisi organı için kullanılan, iki harfli '.m' sözcüğündeki

İkinci yazaç olan 'm' yazaçı da gerçekte insan dişisi cinsel organını simgelemektedir

Gerçekler ve doğrular 'Türkler için geçersiz' değildir

Gerçek ki bazı yazaçların yeniden çizilmeye gereksinimleri vardır,

Demokrasi, laiklik, özgürlük bedenden değil beyinden

Bacak arasından değil ahlak ve bilimden

Cinsellikten değil düşünmekten

Hazdan değil mantıktan başlar

Çünkü evrenin en ileri aşamaları ahlak ve bilimdir

Bu nedenle ki ahlakçılık ve bilimsellik hayvanlarda bulunmaz,

Bikini diye sütyen-külot, mini şort diye külot, tayt pantolon diye uzun külot

Mini etek diye apışarasız külot giydiriyor sosyopat-akıldışı-bilimdışı-ahlakdışı-insanlıkdışı

Moda türü

Pilaj(Pılaj, Plaj) denilen akıldışılık-bilimdışılık-ahlakdışılık-insanlıkdışılık

Bikini, mayo diye atların ağızlarına bağlanmış bez parçaları gibi vaginal külotlar giydiriyor

Küçücük ve daracık, insan dişisine

Bacak aralarındaki yaraya yapılmış pansuman bezleri gibi görünüyor

Küçücük ve daracık külotlar

Bacak araları sünnet edilmiş gibi durmakta 'Külot' denilen

Küçücük ve daracık bez parçaları ile

İnsan dişisi adına da, insanlık adına da, demokrasi adına da, özgürlük adına da

Akıl-ruh sağlığı adına da utanç verici bir durum,

Akıldışı-bilimdışı-ahlakdışı-insanlıkdışı moda türü 'Ben cinsel ilişki sunumlu kadınım

Benden korkma, bana yanaş, bana yaklaş, gel yanıma' diyen tür

Dişi yetiştirmeye çalışıyor ahlakdışı erkek egemenliği türüne,

'Türk' toplumu'nda da, 'İslam toplumu'nda da 'Kadın' demek 'Önce ahlak' demektir

Çünkü ahlak beyinin, ruhun, akıl-ruh sağlığının, özgürlüğün, medeniliğin, demokrasinin

Laikliğin, adaletin, insanlığın, evrimin, evrenin bilimden bile yüksek en yüksek erdemidir

'Kadın' olmak durumu değil ahlakdışı sözde giyeceklerle ortalığa çıkmak

Vagina olmak

'Ben beyin değil vaginayım' demek ilkelliği, barbarlığı, vahşiliği durumu,

Batıya yüzünü değil sırtını dön

Yüzünü 'Din mantık, ahlak, bilim, vicdan, merhamet, adillik, dürüstlük

Güvenilirlik, tarafsızlık, sakinlik, medenilik, sadelik, israfsızlık, nefssizlik

Ve bunlarla inzivadır' diyen Din hadisileri'nin tanımladığı dine dön

Tek insanca insanlık, tek insanca dünya budur.


Necdet Gürçiftçi

Hiçbir dini inançtan ve hiçbir siyasi partiden yana olmayan dinli ve bilge

İnternette yayınlandığı zaman: 20.11.22/09.35

DEVLETLER HERYERDE SORUN (ŞİİR)

 Gerçek ki ahlakçılık ve bilimsellik ile yönetilmeyen devlet doğru devlet değildir

Çünkü ahlak hem beyinin, akıl-ruh sağlığının, medeniliğin, insanlığın, ve evrenin nitel zirvesi

Hem de insanı hayvandan üstünleştiren nitel en üstün fark

Bilim de beyinin, akıl-ruh sağlığının, medeniliğin, insanlığın, ve evrenin nicel zirvesi

Hem de insanı hayvandan üstünleştiren nicel en üstün fark

Ancak siyaset demek istiyor ki 'Buraya ahlak da, bilim de edemez park'

Bu nedenle örnek ki Batıda zina, fuhuş, eşcinsel evlilik, ensestlik, porno, çıplaklık

Astroloji, uyuşturucu gibi ahlakdışı, bilimdışı herşey serbest,

İnsanlık bilgili cehalet durumu içinde

Çünkü gerçekleri ve doğruları

Ve sözcüklerin doğru anlamlarını bilmiyor

Demokrasiyi, laikliği, özgürlüğü serbestlik

Dini gelenek, görenek sanıyor

Oysa demokrasi, laiklik, özgürlük ahlakçılık ve bilimsellik demek

Serbestlik ise kuralsızlık, keyfilik demek

Din de dini tanımlayan Din hadisileri'nin 'Din mantık, ahlak, bilim, vicdan, merhamet, adillik

Dürüstlük, güvenilirlik, tarafsızlık, sakinlik, medenilik, sadelik, israfsızlık, nefssizlik

Ve bunlarla inzivadır' diye tanımladığıdır

İnsanlık üniversite mezunuluğu(mezunluğu) cehalet içinde

Çünkü eğitimi, hukuku, ülkeleri siyaset denilen

Akıldışı-bilimdışı-ahlakdışı-insanlıkdışı-hükümdarlık bozuntusu dünya yönetiyor,

Anarşistler devleti kötü olarak görürler

Oysa kötü olan devlet değil

Devleti siyaset denilen kötülüğün yönetmesidir,

Devletler heryerde sorun

Mısırlı bayanlar 'Askerden, polisten korkmadan düşüncelerimizi söylemek istiyoruz' diyor

Nedir be, insanın kendi devletinin askerinden, polisinden

Kendi devletinden korkması

İran'da göstericilere askerler, polisler ateş ediyor

Nedir be, bir devletin göstericilere, kendi insanlarına ateş etmesi

Batı zaten ahlakdışılığın çirkefliğinin kudurmuş hayvansal hazzı içinde

Bir de dinden, demokrasiden söz ederler,

Devletler heryerde sorun

Her ülkede işsizlik, yoksulluk, ahlaksızlık, bilimdışılık var

Devletler heryerde sorun

Çünkü devletleri siyaset denilen akıldışı-bilimdışı-ahlakdışı-insanlıkdışı-hükümdarlık artığı

Siyaset yönetiyor

Oysa devletleri 'Önce ahlak ve bilim' diyen Muhammed'in de

'Önce ahlak ve bilim' diyen Atatürk'ün de dediği gibi

'Ahlak ve bilim' yönetmeli

Siyaset ya ahlaksızlık getirir ya bilimdışılık

Ve kardeşi bile düşman eder kardeşe

Haykırıyor gerçekler ve doğrular, duymuyor musunuz:

'Ya devlet başa, ya siyaset leşe!'.


Necdet Gürçiftçi

Hiçbir dini inançtan ve hiçbir siyasi partiden yana olmayan dinli ve bilge

İnternette yayınlandığı zaman: 19.11.22/06.44


16 Kasım 2022 Çarşamba

BÖYLE SÖYLEDİ TÜRK BİLGESİ- 332 (ŞİİR)

 Çok mu seviyor seni

Neden çok sevsin ki içi bağırsak, bok, iğrençlik dolu seni

Öldüğünde mezara koyup gitmeyecek mi

İçi lav, kor, ateş dünya üzerinde yalan bir durum hayat(yaşam)

Akılsız(ussuz) hayvanların, beyinsiz bitkilerin bile sevinçle paylaştığı

'Sevgi', 'Aşk', 'Saygınlık', 'Sayınlık', 'İyi insan' olmak değil, önemli, değerli, anlamlı, üstün olan

Dini tanımlayan, 'Din mantık, ahlak, bilim, vicdan, merhamet, adillik, dürüstlük

Güvenilirlik, tarafsızlık, sakinlik, medenilik, sadelik, israfsızlık, nefssizlik

Ve bunlarla inzivadır' diyen Din hadisileri'nin tanımladığı evrensel, bilimsel, ve medeni

Din ile 'Doğru insan' olmak

Bu dinin dışındaki dünya ya cehalet ya yalan ya aptallık,

Ateş üzeri toprak

Adına demişler dünya

İskelet üzeri et

Adına demişler insan

Koymuşlar önüne bir erkek, bir dişi

Demişler bu baban, bu anan,

Gerçek olan herşeyi öğren, doğru olan herşeye sarıl

Gerçekleri bilim, doğruları ahlak öğretir

Siyaset ve ilahlar elele(el ele), daha doğrusu siyaset öyle sanıyor

Çünkü siyaset dini tanımlayan, 'Din mantık, ahlak, bilim, vicdan, merhamet, adillik, dürüstlük

Güvenilirlik, tarafsızlık, sakinlik, medenilik, sadelik, israfsızlık, nefssizlik

Ve bunlarla inzivadır' diyen Din hadisileri'nin tanımladığı dini bilmiyor

Siyaset insanlara dini tanımlayan Din hadisileri'nin dediği dini değil

İlahları öğretiyor çünkü insanlar ilahlara ne kadar çok inanırlarsa

Siyaset de o kadar çok oy alır, o kadar çok keyif sürer

Siyaset bilmiyor ki siyaset dine aykırı bir dünyadır

Çünkü siyaset toplumu böler, insanları birbirlerine düşman eder

Ve ya vahşilik ya ahlaksızlık ya da ikisini de getirir

Gerçek ki siyaset olan yerde din yoktur, din olan yerde siyaset yoktur

Gerçek ki din ve siyaset ateş ve barut gibidirler

Ya da su ve sıvı yağ,

Yaşamak, insanca olmak için para kazanmak zorunda olmak da

Para hırsı da, paraya kölelik de insanları insanlıktan uzaklaştırır

Ki buna özel sektör ya da kapitalistlik denilen sömürgenlik neden olmakta

Ahlakçı, bilimsel, ve devletçi devlet türünde insanlar yaşamak, insanca olmak için

Para kazanmak zorunda değiller çünkü bu devlet türünde herkes devletin memurudur

Yani herkesin yaşamı(hayatı), geliri güvence altındadır

Ancak sömürgenlik, ve sömürgenliğin uşağı olan siyaset türü bunu istemez

Çünkü öyle bir devlet türünde onlara yer yoktur

İnsanların para kazanmak zorunda olmadıkları ahlaklı, bilimsel, teknolojik

Devletçi bir dünya kurulmalı

Çalışmak değil ahlaklı ve bilimsel olmak insanlıktır

İnsanların çalışmak zorunda olmadıkları ahlakçı, bilimsel, devletçi 

İnsanca bir dünya kurulmalı,

Binlerce üniversite olan dünya 'Doğru nedir?'e 'Kime göre doğru, sana göre mi, bana göre mi

Çünkü doğru herkese göre değişir' diyen insanlarla dolmakta

Çünkü hem dünyayı akıldışı-bilimdışı-ahlakdışı-insanlıkdışı dünya türü olan siyaset

Yönetmekte, hem de siyaset insanları gerçekleri ve doğruları öğrenmelerini engellemekte

Bu nedenle okullar diploma almak, üniversiteler de meslek öğrenilen yerler olmakta

'Doğru' olmayan şey çözüm değildir çünkü 'Doğru' bilim ve ahlaktır

Bilime ya da ahlaka aykırı hiçbirşey ne 'Doğru'dur, ne 'Çözüm'dür

'Doğru nedir?' sorusunun yanıtı 'Kime göre?' değil, 'Bilime ve ahlaka göre'dir

İnsanlara ya da toplumlara doğru şeyler 

Yani bilimsellik ve ahlakçılık öğretmeyen hiçbirşey çözüm değildir

Bu nedenle ki savaş, terör, şiddet, iş, para, mal gibi şeyler de çözüm değildir,

İnsanların en büyük yanlışlarından biri de 'İyi insan olmak' istemeleridir

Oysa önce 'İyi insan' değil 'Doğru insan' olmak gerekir

'İyi insan' olmak kolaydır, yedirirsin, içirirsin, para verirsin, yardım edersin

Köpeklere, kedilere yiyecek-içecek verirsin, yardım edersin, sana 'İyi insan' derler

Oysa 'Doğru insan' olmak zordur çünkü 'İyi insan' olmak için 'İyi' şeyler yapmak gerekirken

'Doğru insan' olmak için önce 'Gerçekleri ve doğruları' bilmek, öğrenmek

'Doğru' şeyler yapmak gerekir ki 'Doğru'nun yolu da 

Önce felsefeden, mantıktan, bilimden geçer

Hiç kitap okumadan 'İyi insan' olunabilir ancak hiç kitap okumadan, bilim öğrenmeden

Felsefe, mantık öğrenmeden, gerçekleri ve doğruları öğrenmeden 'Doğru insan' olunmaz

Bu nedenle ki Muhammed de, Atatürk de 'Önce bilim ve ahlak' dedi

Kendinize de, çocuklarınıza da önce 'Doğru insan' olmayı, sonra da 'İyi insan' olmayı öğretin

Ki zaten 'Doğru insan' olmak herkese de, topluma da, insanlığa da, dünyaya da 'İyi insan'

Olmaktır,

İnsan öğrendiği gerçekler ve doğrular ile yükselir

Acıları, sıkıntıları, sıkıntıları gerçekler ve doğrular ile yendikçe güçlenir

Gerçekler bilimden, doğrular ahlaktan öğrenilir

Doğrular yükselmeden doğru iyilik yükselmez

Doğrular yükselmeden doğru sevgi de doğru mutluluk da, doğru var oluş da doğmaz

Doğru doğmadan doğru iyilik de, doğru ruh da, doğru devlet de, doğru hukuk da

Doğru ülke de, doğru vatan da, doğru toplum da, doğru sanat da, doğru edebiyat da 

Doğru özgürlük de, doğru demokrasi de, doğru eğitim de, doğru aile de, doğru ev de

Doğru ekonomi de, doğru söz de, doğru arkadaşlık da, doğru dostluk da

Doğru medya da, doğru bilgisayar oyunu da, doğru eğlence de

Doğru anlak(zeka) da, doğru us(akıl) da, doğru mantık da doğmaz

Cehalet ya da mantıksızlık ya da nefs ya da beden ya da dünya ya da nicelik ya da duyu

Kölesi inanlar iyiliğe açıktır, doğruya kapalıdır; iyiliğe açtır, doğruya kapalıdır

İyilik almaya doymazlar ancak doğruyu istemezler

Onlar dünyalık aldıkça daha çoğunu isterler, onlar dünyayadoymazlar(dünyaya doymazlar)

Onlar cehalet, mantıksızlık, tutarsızlık, beden köleliği, dünya köleliği, haz köleliği içindedirler

Onların gözleri, kulakları, mideleri, cepleri, bedenleri iyilikgörmeye(iyilik görmeye) doymaz

Ancak gözleri, kulakları, beyinleri, ruhları doğruya kapalıdır

Onlar bu nedenle ki 'Ahlak karın doyurmaz', 'Kitap okumak karın doyurmaz' 

'Ahlak bekçisi olma', 'Okuyup da ne olacak', 'Sen önce kendini kurtar' gibi sözler ederler

Oysa hem doğru iyiden üstündür, hem de doğru en büyük iyidir

Ben insanlara iyilik etmeye değil doğruluk etmeye, doğruları öğretmeye geldim

Ki doğruya giden yol beyinin, ruhun, insanlığın, evrimin, ve evrenin hem nitel zirvesi olan

Hem de insanı hayvandan ayıran en üstün nitel fark olan ahlaktan

Ve beyinin, ruhun, insanlığın, evrimin, ve evrenin hem nicel zirvesi olan

Hem de insanı hayvandan ayıran en üstün nicel fark olan bilimden geçer,

Ben ahlakdışılığa ve bilimdışılığa başkaldırıya, isyanın şairiyim ve bilgesiyim

Çünkü ahlak insanlığın en büyük nitel erdemi, bilim de insanlığın en büyük nicel erdemidir

Alim, alime insan cahil insanlarla mutlu oluyorsa doğru alim değildir

Bu nedenle ki dini tanımlayan Din hadisileri 'En acıdığım insanlardan biri de cahiller içindeki

Alimlerdir' diyor

İnsanlıkdışı insanlarla düşüpkalkan alim  de doğru alim değildir

Bu nedenle ki dini tanımlayan Din hadisileri 'Sultanlarla düşüpkalkan alim de hırsızdır' diyor,

Şeriat diye insanlara üç taş ile taharet yaptırmak istiyorlar

Şeriat diye insanları vahşice cezalandırmak ya da öldürmek istiyorlar

Şeriat diye çatal, kaşık yerine eli yemeğe sokup yemek istiyorlar

Şeriat diye insanları akıldışı-bilimdışı giydirmek istiyorlar

Tarihteki uygulamalar din değildir

Din dini tanımlayan, 'Din mantık, ahlak, bilim, vicdan, merhamet, adillik, dürüstlük

Güvenilirlik, tarafsızlık, sakinlik, medenilik, sadelik, israfsızlık, nefssizlik

Ve bunlarla inzivadır' diyen Din hadisileri'nin tanımıdır,

Sana edebsizlik edene edebsizlikle değil

Dini tanımlayan Din hadisileri'nin dediği dinin medeniliği, insaniliği ile davran

Yokluğunuzla kimseyi eğitmeye(terbiye etmeye) çalışmayın

Bunu Zeus'un ve Ra'nın yoklukları bile başaramadı

Durum ki insanları yokluklarınızla eğitmeye çalışmayın, bunu ilahlar bile başaramıyor

Eğitim yoklukla değil dini tanımlayan Din hadisileri'nin 'Din mantık, ahlak, bilim, vicdan 

Merhamet, adillik, dürüstlük, güvenilirlik, tarafsızlık, sakinlik, medenilik, sadelik, 

İsrafsızlık,nefssizlik, ve bunlarla inzivadır' dediği dini öğretmekle

Ve bu dine uygun davranmakla, bu dine uygun konuşmakla eğitin

Varlıkla da, yoklukla da doğru, gerçekçi, insani eğitim olmaz 

Kendinizi de, başkalarını da dini tanımlayan Din hadisileri'nin dediği din ile eğitin,

Köyden gelenler illere(şehirlere), az gelişmiş ülkelerden gelişmiş ülkelere gidenler

Geldikleri yerlerin kültürlerini, geleneklerini, göreneklerini de götürüyorlar

Ancak durum ki insan dişisi de çalıştığı iş yerilerine(yerlerine) de, toplumlarına da

Dişilik özelliklerini götürüyorlar, ahlakdışı moda, ahlakdışı giyim, süs

Makyaj, takı, dedikoduculuk gibi

İlahlara inanan dini inançlılar söylesinler, eğer ilahları yeryüzüne gelseydi

Ne olarak, ne gibi durumda, ne gibi halle gelirlerdi acaba

Size kim ilahından söz ederse bilin ki dini öğretmeye değil 

Kendi dini inançını(inancını), kendi inançını, kendi ilahını öğretmeye

Çalışıyordur ya da kendi geleneklerini-göreneklerini ya da kendi siyasi partisini

Çünkü din ancak ve yalnızca, 'Din mantık, ahlak, bilim, vicdan, merhamet, adillik, dürüstlük

Güvenilirlik, tarafsızlık, sakinlik, medenilik, sadelik, israfsızlık, nefssizlik

Ve bunlarla inzivadır' diyen Din hadisileri'nin din tanımı ile öğrenilir ve öğretilir,

Dini inançlar, ahlaklar, töreler, gelenekler insan dişisini anne(öke), ev kadını, beyin, ruh

Olmak için yetiştiriyor

Modanın, pılajın(plajın), medyanın, özel sektörün, siyasetin, sanatın akıldışı-ahlakdışı türü ise

İnsan dişisini cinsel organ, erkeklik organına uşaklık, erkeği cinsel olarak mutlu etmek

Meni kabı(kapı), becermelik, yatmalık, utanmazlık, ahlaksızlık olarak 

Yetiştirmeye çalışmakta görünmekte

Ortalık demokrasi, laiklik, özgürlük, insan hakları, kadın hakları, özel yaşam(hayat) diye

Yürüyen, konuşan, yiyen, içen, gezen, alışveriş yapan, çıplak dev vaginalarla dolmakta

Tuhaf ki bu tür insan dişisi ve yandaşları da bu durumdan kendilerine saygınlık beklemekte

Oysa saygıyı ahlakı dışlayan değil ahlaka uyan hak eder

Çünkü ahlak beyinin, ruhun, akıl-ruh sağlığının, medeniliğin, insaniliğin, insanlığın

Evrimin, ve evrenin hem nitel zirvesidir

Hem de insanı hayvandan ayıran en üstün farktır

Yoksa hayvanlara tapan halkları da anlamak, onlara da saygı göstermek

Onları da bilimsel, akıl-ruh sağlıklı saymak gerekirdi

Ve tarih de, bilim de, insanlık da asla ilerlemezdi,

Baharı severim çünkü insanlığa ürün sağlar

Yazı severim çünkü dünyayı ısıtır

Kışı severim çünkü insanları en azından giyim olarak ahlaklı yapar

Her canlı hem yaşamına(hayatına), hem ölümüne gebe(hamile)

Yaşam da, ölüm de her canlının kendi içinde saklı

Size bağırıpçağıran(bağırıp çağıran) insan kendi sorunlarından dolayı mı

Kızgınlıktan dolayı mı yoksa sizi sevmediği için mi size bağırıpçağırmaktadır

Aptal durumuna düşmemek için bunu bilmelisiniz,

'Demokrasi ve özgürlük' diye getirilen siyaset

Gericiliğin ve ahlaksızlığın sesi ve maşası oldu

'Medenilik' diye getirilen moda

Manyaklığın sesi ve maşası oldu

Pilajlar(Plajlar, Pılajlar) bedene sağlık verse de ruhları çürütmekte

'Dostluk' diye getirilen turizim(turizm, turizım) insanlığın düşmanı oldu

Dünya ve insanlık insanlıkdışılık ve düşmanlık üzerine kurulmakta sinsice

Kendine 'Demokrasi ve özgürlük' diyen, akıldışı-bilimdışı-ahlakdışı-insanlıkdışı siyaset

Eli ile,

Ölüler unutur, unutmayan dirilerdir

Ölüler yaşamaz, yaşayan dirilerdir

Ölüler işitmez, işiten dirilerdir

Ölüler görmez, gören dirilerdir

Ölüler bilmez, bilen dirilerdir

Ölüler sevmez, seven dirilerdir

Ölüler düşünmez, düşünen dirilerdir

Ölülerin ruhu, dili, dini, vatanı, milleti, devleti, zamanı, kimliği, kişiliği, ailesi, diploması olmaz

Ruhu, dili, dini, vatanı, milleti, devleti, zamanı, kimliği, kişiliği, ailesi, diploması olan dirilerdir

Ölülerin son bakışlarında hiçbir kimse, hiçbirşey yoktur

Canlılar nesneden gelirler, nesneye giderler

Bilin ki yalancı bir dünya olan siyaset size gerçekleri ve doğruları öğretmez ki

Dini öğretsin

Çünkü din 'Din mantık, ahlak, bilim, vicdan, merhamet, adillik, dürüstlük

Güvenilirlik, tarafsızlık, sakinlik, medenilik, sadelik, israfsızlık, nefssizlik

Ve bunlarla inzivadır' diyor

Gerçek ki siyaset 'Ben ilahım' diyen hükümdarlığın torunudur

Siyaset ya ilah getirir ya kendini ilah yapar

Çünkü yalan bir dünya olan siyaset ilahsız yapamaz

Siyasete önce 'Din mantık, ahlak, bilim, vicdan, merhamet, adillik, dürüstlük

Güvenilirlik, tarafsızlık, sakinlik, medenilik, sadelik, israfsızlık, nefssizlik

Ve bunlarla inzivadır' diyen Din hadisileri'nin din tanımını öğretin

Gerçek ki o zaman siyaset yalancılardan başka bir de dini de inkarcılardan olacaktır.


Necdet Gürçiftçi

Hiçbir dini inançtan ve hiçbir siyasi partiden yana olmayan dinli ve bilge

İnternette yayınlandığı zaman: 16.11.22/09.37


15 Kasım 2022 Salı

TÜRKİYE'YE ÖĞÜT (ŞİİR)

  Türkiye

Üç yanın deniz ile çevirili(çevrili) diye

Üç yanını pilaj(pılaj, plaj) denilen akıldışılık-bilimdışılık-ahlakdışılık-insanlıkdışılık ile

Çevirmek istiyorlar,

Türkiye

Gökünde(Göğünde) güneş var diye

Gökünün(Göğünün) altını moda denilen akıldışılık-bilimdışılık-ahlakdışılık-insanlıkdışılık ile

Kuşatmak istiyorlar,

Türkiye

Dört mevsimin var diye

Herbir(Her  bir) mevsimini akıldışılık-bilimdışılık-ahlakdışılık-insanlıkdışılık ile

Doldurmak istiyorlar,

Türkiye

Devletin var diye

Seni demokrasi diye

Akıldışı-bilimdışı-ahlakdışı-insanlıkdışı bir dünya olan siyaset ile

Yönetmek istiyorlar,

Türkiye

Üretimin var diye

Seni 'Özel sektör' denilen sömürgenlike(sömürgenliğe)

Köle etmek istiyorlar,

Türkiye

İnanç diye

Seni astroloji, medyumluk, falcılık denilen bilimdışılıklara inandırmak istiyorlar,

Türkiye

Özgürlük diye

Seni zinadan, bikiniye

Çok eşlilikten, eşcinsel evlilike(evliliğe) kadar ahlakdışılıklarla sarmak istiyorlar,

Türkiye

Yabancı dillerin etkisinde kalıp

Türkçeni yok etmek istiyorlar,

Türkiye

Sen 'Önce ahlak' diyen Türklükün(Türklüğün) insanı

Ve 'Önce ahlak ve bilim' diyen

'Beni değil ahlakı ve bilimi örnek alın'ı diyen Mustafa Kemal Atatürk'ün onurlandırdığı

Ve evrenselleştirdiği ülkesin

Ahlaka, bilime, Türkçeye, ve devletçilike(devletçiliğe) sarıl

Ve dünyanın da, insanlıkın(insanlığın) da en doğru önderi ol,

Türkiye

Mustafa Kemal Atatürk gibi

Sen de

'Benim önderim ahlak, bilim, Türkçe' de

Sen de

Mustafa Kemal Atatürk gibi

'Benim amaçım(amacım) ahlakçı, bilimsel, Türkçe, ve devletçi bir ülke' de

'Beni ahlak düşmanlıkı(düşmanlığı), bilim düşmanlıkı, Türkçe düşmanlıkı, devletçilik düşmanlıkı değil

Mustafa Kemal Atatürk'ün de istediği gibi ahlak, bilim, Türkçe, ve devletçilik yönetecek' de

'Evrenin merkezi Batı ya da Doğu değil ahlak ve bilim' de.


Necdet Gürçiftçi

Hiçbir dini inançtan ve hiçbir siyasi partiden yana olmayan dinli ve bilge

İnternette yayınlandığı zaman: 15.11.22/20.40

23 Ekim 2022 Pazar

6 ALTI (ŞİİR)

 Oda dört duvar, bir tavan, bir taban, 6

Tevrat'ta Şeytan'ın sayısı 666

Kuran 6666 ayet

Beyinin bölümleri 6

Elmasın kökeni olan

Organikliğin, canlılığın temel özelliklerinden olan, yaşamın(hayatın) temel elementi olan

Ve evrende bolluk açısından 6. sırada bulunan karbonun atom ağırlığı sırası

Ve harf toplamı 6

Yerin altı var, üstü var

Göğün altı var, üstü var

Herşeyin üstü, altı var

Durum ki 7 değil 6 kıta var

Durum ki insanda temel 6 iç organ var

66 nedense sahipsiz kalmış, belki insanlığın ya da geleceğin sırrı 66'da

Ancak 66 sayısını oluşturan sayılar da 6

Bu sayıların toplamını oluşturan sayıların toplamı da 3 yani 6'nın yarısı

İnsanlık için önemli sayı 6,

6'nın altı sıfır yani evren

Üstü 1 yani herşey bir

Kancalı tırkı yani kancalı kapı kilidi yani korunma, güvenlik 6 biçimli

Altın 6 ki ekonomik korunma biçimlerinden de biri

6'nın altı 5, üstü 7 yani 6 ne kibir ne 7'yi alındırmak

5 ve 7'nin toplamını oluşturan sayıların toplamı da 6'nın yarısı

Tek basamaklı en büyük sayı 9'un ters yazılışı 6

1 üstüne 5, 2 üstüne 4, 3 üstüne 3, 4 üstüne 2, 5 üstüne 1 eklenip 6'ya gider

7 1'i, 8 2'yi, 9 3'ü çıkarıp 6'ya gider

10'a kadar sayıların hem tam ortası yani tarafsızlık ve adalet

Dinin zirvesi, doğruluğun simgesi olan

Düşünsel olgunluğun

Yani mantığın yani akıl-ruh sağlığının başarısı olan 'İnziva' 6 harfli

Hem 1 üstü yani ilerleme, hem var oluş, hem korunma

Sayıların en önemlisi 6

İnsanca olmak için, doğruyolda(doğru yolda) olmak için

Biri dikkat, biri mantık, biri ahlak, biri bilim, biri vicdan

Biri inziva olmak üzere 6'yı mutlaka tamamla.


Necdet Gürçiftçi

Hiçbir dini inançtan ve hiçbir siyasi partiden yana olmayan dinli ve bilge

İnternette yayınlandığı zaman: 24.10.22/05.08


2 Aralık 2009 Çarşamba

MENİ KOKULU KADINLAR

Sıcak bir gün olmasına karşın kattaki klima bunu duyumsatmıyordu.

-‘’Sana bir şey diyeyim,’’ dedi Onur, ‘’Bence tüm partiler, emperyalizmin bu demokratik açılım denilen suyunun içindeler… Baksana ne Chp ne Mhp; bu açılıma ve hükümete atıp tutmalarına karşın hiç kitlesel, yasal gösteriler bile yapmıyorlar. Oysa buna yasal hakları var. Öte yandan terör örgütü her gün, yasa dışı gösteri üstüne gösteri yapıyor. Chp ve Mhp yasal gösteri haklarını bile kullanmıyorlarken ötekiler yasa dışılıklarını doya doya, göstere göstere kullanıyorlar her gün. Chp’nin ya da Mhp’nin başkanı ben olsam ve bu açılımlara karşı çıkışımda içtensem her gün gösteri üstüne gösteri yapardım Türkiye’nin dört yanında.’’

-‘’ Doğru,’’ dedi Deniz. Bence de tabanlarını oyalamaktan, susturmaktan, yanıltmaktan başka şey yapmıyorlar. Öyle ki şehit ve gazi ailelerini bile susturmuşlar. Onlar bile yasal gösterilere yapmıyor. Gerçekte bu, karşı olunan yasal olanı, yanında olunan yasal olmayanla sindirmek biçiminde bir sinsi ve sivil faşizm türü.’’

Onur, ‘’ Evet; Ermeni soy kırımı savlarına haklılık kazandırmak için Osmanlıcılık yapıyorlar ve Kürtleri, emperyalist ve Osmanlıcı siyasetleri için kullanabilmek için de Türkiye Devleti tarihini Osman Gazi’den başlattılar hep, Atatürk’den değil de. Türkiye Devleti’nin tarihini 1920 ile başlatmaktan aciz ve art niyetli oldukları için, Türkiye’nin tarihini Atatürk’le başlatmak yiğitliğini gösteremiyorlar. Kuzey Irak’ta Kürdistan devleti kurulmasına karşı çıktılar hep, Türkiye’yi bölebilmek için. Türkiye tarihi işte bu iki amacın avucuna alınmak isteniyor. Sonuçta ikisi de emperyalizme yarayacak.

Deniz, ‘’ Polis örgütünün kuruluşunu bile Türkiye Devleti ile değil de Osmanlı ile başlatmaktaki amaçları da bu yüzden . Bunlar birer rastlantı değil gizlice izlenen siyasetler zaten. Meclisteki turuncu koltukları da değiştireceklermiş, milletvekillerinde saldırganlığa yol açıyorlarmış. Bence kırmızı koltuklar insanlarda, seksi çağrıştırır, boğalarda ise saldırganlığı.Turuncu, kırmızı koltukları görünce neden seksi değil de kavgayı düşündüklerini anlayabilmiş değilim.’’

Onur,’’ Bence Batı’nın 2010 yılı ve ötesi üzerine kurulu emperyalist siyaseti, Orhan Gazi ile başlıyor.’’

Deniz,’’ Haklı olabilirsin,’’ dedi. ‘’Geri kalmış toplumlar ve insanlar sarı saçı çok severler. Bir sarı saç, en ağır top güllelerinin bile açamadığı kale kapılarını kolayca açar.’’

Onur, ''Televizyondaki dizilerde bile, aynı sahnede aynı şivede, aksanda konuşan kişiler yok,'' dedi.

Onur bir şairdi. Bir çok şiir kitabı yayınlanmış ve çok şiiri de şarkı, türkü yapılmıştı. Eşi Deniz ise öğretmendi. İnternette tanışmışlar, bir yıl boyunca çetleşmişler ve bir yıl sonra gerçek yaşamda buluşmuşlar ve bir ay sonra da evlenmişlerdi ve şu an, üç aylık evliydiler. Çocukları yoktu. İkisinin de ikinci evlilikleriydi. İkisinin de ilk eşleri, kazalarda ölmüşlerdi. Onur 40, Deniz 35 yaşındaydı.

Akşam üzeriydi, salonda hem çay içip, küçük kurabiyelerden yiyorlardı, hem tv izliyorlar hem de söyleşiyorlardı. Onurun üzerinde bir şort ve tişört, Deniz’in üzerinde ise ak külotunu ve sütyenini gösteren ince bir gecelik vardı. Yeni sevişmiş bir görüntüleri vardı.

Onur acı ve üzüntü içinde olduğunu gösteren bir yüzle ağır ağır konuştu:

-‘’ Tanışmamızı ve ilk buluştuğumuz günü anımsıyor musun!’’

Deniz, ‘’ Hiç unutur muyum!.. Bu akşam, gökyüzü çok tatlı bir gece mavisi.’’

Onur o gece rüyasında, ölmüş babasını gördü, Onur 10 yaşındaydı ve babası ona şöyle bir masal anlatıyordu: ‘’ Bir ormanda yalnızca kartallar, baykuşlar ve bülbüller yaşarmış. Kartal uçma ve parçalama, baykuş uçma ve düşünme, bülbül de uçma ve sanat özgürlüklerine düşkünlermiş. Bu hak ve özgürlüklerini istedikleri gibi, sınırsızca kullanma hak ve özgürlüklerini istedikleri gibi, sınırsızca kullanıyorlar, yaşıyorlarmış ve orman da onların bu seçimlerine saygı duyuyormuş. Ama kartallar uçarken baykuşları; baykuşlar uçarlarken bülbülleri yakalayıp yutuyorlarmış. Bundan mutsuz olan baykuşlar ve bülbüller bir gün bir araya tüneyip bu konuyu irdelemişler ‘’ Bize bu hak ve özgürlükleri kim verdi?’’ diye. Çünkü kafalarına takılan şey, tek tek özgür olmalarına karşın bir araya geldiklerinde baykuşlar ve bülbüller canlarından oluyorlarmış çünkü baykuşlar bülbülleri, kartallar ise hem baykuşları hem bülbülleri yiyorlarmış. Yani kendi başlarına iken hak ve özgürlükleri kendilerine hak ve özgürlük, gelişim sağlarken bir araya geldiklerinde ise zarar, kötülük, yok oluş veriyormuş. ‘’Nedir eksik olan?’’ diye düşünmüşler. Sonra kartalları da ikna edip, ormanda yaşayan insan bilgine gitmişler. Bilgisine güvenemeseler de kendilerini yemeyeceğini biliyorlarmış. Çünkü o kartal, baykuş ve bülbül yemezmiş. Bunu, yıllarca süren gözlem, rastlantı ve deneyimleri sonucu öğrenmişler. Bilgin onları dinlemiş ve ‘’ Hak ve özgürlüklerinizde eksik olan şey iyi niyet.’’ demiş. ‘’Hak ve özgürlükler iyi niyet içermiyorlarsa kötü niyet ve dolayısıyla kötü sonuç içerirler.’’ demiş. ‘’İyi niyet, dostluğu yaratır. İyi niyetli olmazsanız tümünüz bir arada ve özgür olamazsınız. Yani tek tek özgür ve mutlu olursunuz ama birlikte özgür ve mutlu olamazsınız. Dolayısıyla hak ve özgürlükleriniz kalıcı değil geçici olur. Çünkü güç ve rastlantı üzerine kurulu hak ve özgürlüklerde hep daha güçlü birileri çıkar ve ötekileri yok eder.’’ Kartallar, baykuşlar ve bülbüller anlamışlar ki tek başına hak ve özgürlük; özgür ve mutlu yaşamak için gerekli ama yeterli değil. ‘’Şu insan bilge ne çok akıllı.’’ demişler.''


Üç gün sonra, Pazar günü, öğleden sonra, Onur, salondaki halıya bakarak,

-‘’ Ben, ayrılmak istiyorum,’’ diyebildi, zorlukla ve utançla. Gerçekte bunu söylemek ona büyük bir onursuzluk geliyordu ve biliyordu ki büyük bir onursuzluktu da. Deniz’in ağzı ve gözleri büyük bir şaşkınlıkla açıldılar ama Onur’dan, şaka açıklaması gelmeyince, bir süredir yolunda olmayan bir şeyleri anımsamış ve bu ayrılık düşüncesine hak vermişçesine yavaşça, yumuşakça sorunsuzca kapandılar. Ve yerlerini, başından aşağı kaynar sular dökülmüş gibi olan beyine bıraktılar, beyine acıyarak ve kuşku ile bakarak.

-‘’ Neden… Ne oldu?’’ diye sorabildi zorlukla ve acıyla. ‘’Başkası mı var?’’ diye düşündü kaygıyla ama sormaya cesaret edemedi, bunu düşünmek bile içini yaktı. Yüzünün, yangından arta kalmış bir yapının çökmüş, yıkılmış, isli, kara görünümünü aldığını sandı.

Onur, sıkıntıyla,

-‘’Seninle ilgili bir konu yani neden değil,’’ diyebildi.

-‘’Neyle ilgili?’’

Onur sıkıntılı ve kendisine acı ve utanç veren konuşmasını sürdürdü, yavaş yavaş konuşarak:

-‘’ Gerçekte buna ben neden oldum, o yüzden tüm suç benim ve yaptığımdan çok utanıyorum.’’

-‘’Açık anlatsana aşkım.’’

-‘’Ağzına boşalmamalıydım,’’ dedi Onur.

Deniz: ‘’ Hımm,’’ dedi konuşmadan ama yine de bir şey anlamamıştı . Bir başkasının olmamasını, evliliklerinin sürmesine sağlayacak, kolayca çözümleyebileceği bir sorun olarak düşünmüştü ve rahatlamıştı.

Onur:

-‘’ Bunu sana yapmamalıydım. Şimdi çok pişmanım… Artık dudakların midemi bulandırıyor, dudaklarına bakarken midem bulanıyor, farkındasın seni epeydir öpmüyorum.’’

Deniz bunun farkındaydı ama sorun olduğunun değil. Şimdi ise bunun bir olay değil sorun olduğunu kavramıştı ve hem çok utanmış hem de büyük bir yalnızlık boşluğuna düşmekte olduğunu duyumsamıştı.

-‘’ Gözlerime hep meni dolu ağzın; dudaklarındaki, dilindeki meni bulaşıkları geliyor. Kusasım geliyor.’’ Deniz’in gözleri dolunay gibi ama çok tatlı açılmış ama gırtlağı, sıkılmış gibi daralmıştı. Çok yüksek bir uçurumdan düşer gibi sandı kendini. Bin metre yükseklikten yere düştü ve yarıp, toprağın bin metre altına girip uzandı sırt üstü.

-‘’ Ben şairim,’’ dedi Onur, ‘’ Şiirlerim de hep sevda ve kadın üstünedir… Şiir yazabilmek için kadını çok sevmeliyim öncelikle. Ama şimdi kadınlardan midem bulanıyor. Bir kadın görsem, sanki bir meni kütlesi görmüş gibi oluyorum. İçleri, dışları, her yanları meni… Kadınlar çağdaşlaştıkça, aydınlandıkça, eğitimlileştikçe meniyle kaplanıyorlar, meniye boğuluyorlar sanki, meni havuzunda yüzmeye koşuyorlar. Emperyalizim ve kapitalizim her şeyi iğrençleştirdiği gibi kadını, erkeği ve sevgiyi de iğrençleştiriyor, ilkelleştiriyor. Eğitim bile hiçbir şeye çözüm olamıyor. Kadınlar gittikçe meni kokmaya başlıyor. Eskiden yalnızca vaginaları meni kokardı. Şimdi her yanları meni kokmaya başladı. Ben yaşamdan, sanattan, şiirden, her şeyden soğudum artık.’’

Deniz, ‘’ Benden önce yapmadın mı hiç?’’ diye sordu.

_’’ Çok yaptım ama onların hiç biriyle evli değildim. Onlar benim için birer dişiydiler, birer cinsel nesneydiler, onları seni önemsediğim kadar önemsememiştim. Ve evlilikte de bunun zevkli bir şey olacağını, bir sorun olmayacağını düşünmüştüm ama çok yanılmışım. Eş farklı bir şey. İnsan sevgilileriyle yaptıklarını eşiyle yapamıyor çünkü eşine sevgi ve saygı duyuyor. Sokakta, televizyonda bir kadın görsem, bir meni torbası görmüş gibi oluyorum, ağızlarından, burunlarından, kulaklarından, gözlerinden meni sarkıyor, sızıyor gibi görüyorum kadınları. Epeydir şiir de yazamıyorum, sanki içimde bir şey öldü, yaşam amacım öldü sanki, sanat gücüm öldü…Şiir yazamıyorum artık. İçi, dışı meni dolu varlıklara şiir yazmak istemiyorum, midemi bulandırıyor, kusasım geliyor. Yani senin nereni öpsem, meni öpmüş; nereni okşasam, meni okşamış; nereni koklasam, meni koklamış gibi oluyorum. Ben inan çok üzgünüm ve seni çok seviyorum ama yapamıyorum artık. Sen okuldayken, aklıma geliyorsun bazen; ağzından, gözlerinden, kulaklarından, her yanından meni akmaya başlıyor, sınıf yavaş yavaş yerden tavana kadar meniyle doluyor, tüm sınıf bir meni denizinin içinde kalıyor. Hemen banyoya koşup kusuyorum. Bana artık meni ve meni kokusu gibi geliyorsun.’’

Deniz, ‘’ Yani?’’ diyebildi utanç ve acıyla; neredeyse ağlamak üzereydi. Birazdan akacağını duyumsadığı gözyaşlarını göstermemek için koltuktan kalkıp hızla yatak odasına koştu, eşinin ‘’ Boşanmak istiyorum, boşanmalıyız, başka yolu yok,’’ anlamına gelen bakışlarıyla karşılaştığında. Yaşamda yine yenildiğini, yine gerçek sevdayı bulamayacağını ve hiç bulamayacağını düşündü; düşünmekten öte, yaşadı. Onur bir süre daha oturdu koltukta. Televizyonda sarı saçlı, göğüslerinin yarısı ortada, kısacık giymiş kadınlar söyleşiyorlardı. Midesinin dolduğunu ve kusmak üzere olduğunu algıladı. Banyoya koşmak yerine balkona koştu, nedenini bilmeden.

Onur yedinci kattan aşağı düşerken kulağına çalınan silah sesinin, kendi yatak odasından geldiğini hiç düşünemedi…

(Bu öykü, benim '' Meni kokulu kadınlar '' adlı öykümdendir.)


Necdet Gürçiftçi

2009-kasım